2004 yapımı Güney Kore sinemasından Bin-jipi hafızamda ölümsüzleştiriyorum bugün. Aslında adını hep duyduğum ama bir türlü izleyesim gelmeyen filmlerden biriydi Bin-jip. En sonunda izlemek kısmet oldu. Filmi ben beğendim ama sıkıcı olmadığını söylersem yalan söylemiş olurum. Bin-jip izlerken sıkan ama sonrasında etkisinde kalınan filmlerden. Esas karakterlerimizden erkek olanın filmde tek bir tane bile repliği bulunmazken esas kızımızın da filmin en sonunda kurduğu iki cümle hariç repliği yok. Ama bu filmdeki naif aşkı anlatmaya engel değil.
Aşkın soyut bir duygu değil bazen somut gözle görünür bir şeye dönüşebileceğini gösteriyor sanki film. İçinde çok hoş ayrıntılar barındırıyor. Esas oğlanımız her gün başka bir boş evde yaşamını geçiriyor ve habersizce başkalarının evini kullanarak yaşamını sürdürüyor. Evlerini kullanma karşılığında evlerde tamirat yapıyor ve çamaşır yıkıyor. Bir gün kızımızın evine yolu düşüyor ve olaylar gelişiyor.
Romantik veya sanattan, şiirden çok anlayan biri değilim ve bu kurduğum cümle bana da tuhaf geliyor ama film bir şiirin filmi gibi sanki. Eğer bir şiir filme alınsaydı böyle bir şey olurdu diye düşünüyorum. Filmdeki en güzel ayrıntılardan biri ayrılmak zorunda kaldıklarında birbirlerinden habersiz gittikleri evlere düzenledikleri ziyaretler.
Sanırım Bin-jip hakkında bir şeyler yazıp bu fotoğrafı koymamak olmazdı. Her ne kadar zamanla her türlü facebook sayfasında çeşitli yorumlarla paylaşılan bir fotoğraf olsa da filmde ihaneti akla bile getirmeyen bir kavramı temsil ediyor.
Ve de bunlardan başka Bin-jip ruh eşinin, birbirini tamamlamanın filmi diyorum ve imdb'de 8.0 puana sahip olduğunu belirterek sözlerime son veriyorum.
canım güzel yorumun için çok teşekkürler
YanıtlaSilsevgiler=)
Ben teşekkür ederim asıl:))
YanıtlaSil